Öyleydi işte. Ağzını dolduran bir kamyon sözcüğü yutmak zorundaydı. İçinde kopan;karanlık,kasvetli yine de bir ümit diyen fırtınaları da.. Ama derinlerde acı çekmesini umursamayan hisleri kulaklarında keskin bir bencillik bırakıyordu.
Yüzleşmek istemediği fısıltılar,boğazına hakikatleri bir bir dayarken,yapması gerekenin var oluşunu başkalarının eline bırakmamak ve zamanın mahcup duygularının üzerinden akıp gitmesine izin vermek olduğunu anlıyordu. Derhal çokça değerli olduğunu hatırlamalı,arkasına bakmamayı öğrenmeliydi. Olacaktı,biliyordu. Mutlak varlığa dayandığı zaman darbelerin terk ettiği tüm izler gidecekti.
Bu tarumar halden midir bilinmez,istemiyordu,kalbinin penceresinden baktığında hafızasındaki resimleri görmek istemiyordu. Nedeni ise belliydi:
"Onu sevmeyi sevmiyordu artık."
Boş vermeyi öğrenmiş.
YanıtlaSilEline sağlık.
Teşekkür ederim :)
YanıtlaSil