Yapacak hiçbir şeyin olmadığı bir noktada,vazgeçmenin alnına dayadığı kurşunsuz silahla karşı karşıya gelir insan. Tetiği çekse sona ermeyecek,çekmese ölememenin acısıyla eriyecek.Durduğu yerde ayakları kanamaya başlar. Ne gitmek ne de gidememek bıçak gibi çizer henüz atılmamış adımlarını. Geçmiştekiler zaten çentik doludur ama geleceği de mahveder bu sefer ki..
Beraberliğe uzanacak nefes alışları,ayrılık kelimesinin harfleri gibi teker teker tüketir,zaferi karşı tarafa armağan edercesine.Geç kalınmışlığın cezasıdır bu aslında. Zamanında bitseydi her şey,böylesi yürek parçalamazdı her bakış. Olmayacağını hissettiği halde devam etmek şimdi anlamsız bir hayata kanat çırpışa dönüşür.
Ferahlamaya çalışmanın başka yoludur kendini suçlamak.Giden o olsaydı işi daha kolay,teselliler hep yanında olurdu.Şimdi yalnızlıkla beraber "giderken kalmışlığın" hapishanesinde duvarlar karalanır..
'Bana bıraktıklarınla armağan gibi yaşayacağım ömrümü,
bir daha hiç hediye almayacağımı bile bile.'
Kuzu cidden çok beğendim :) Sen mi yazdın? Tek yara alan kalanlar değildir, gidende yaralıdır...
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil