17 Kasım 2012 Cumartesi

Siwon'un Twitter Hesabını Türkler Ele Geçirdi!



Gördüğünüz gibi (ben yine geç kaldım) yıllar yılı beklenen,İngilizler'e yok efendim İspanyol'lara,Alaman'lara atılan tweet'lerin ardından Suju üyesinden yurdum insanına da cevap geldi..Hem de harikulade bir İstanbul manzarası eşliğinde!
Şaşırdım mı? Eh yani. Ama mutlu oldum mu? Hayır. Çünkü bunu çok geç düşündü hain insan :)) Şaka bi yana  benim zamanımda Kore sevdasına tutulmuş insanların şu an pek tınında değil.Üzüldüğüm nokta,yönünü kaybetmiş gençliğimizin bu gibi sürprizlerle heyecandan ne yapacaklarını bilemez hale gelmeleri.

Düşünüyorum da,az mı uğraştık Türkiye'yi ağızlarından duyalım diye. Şimdi kaymağını başkaları yiyor.Boğazlarında kalmasın tek dileğim :))

Gelse ne olur? Hayal dünyasına dalarsak..Aslında dalmaya hiç gerek yok. Diğer memleketleri ziyaret ettiklerinde hava limanından başlayıp (konser,imza günleri vs vs) hava limanında biten serüvenlerinde çığlık atarak boğazlarını yırtanları 10'la çarpın. Buyrun size İstanbul,Ankara,İzmir artık her neresi olursa.. 
Çok da yadırgamamak lazım. Hollywood yıldızları uğradığında da manzara farklı olmuyor.Üstelik onlar Kore'liler gibi kardeş ülke deyip,ziyaret etmezlik yapmıyorlar ;) Mesaj alınsa keşke :)

Benden bu kadar. Devamı yarınlarda...Okuduğunuz için teşekkürler..
:)










11 Kasım 2012 Pazar

"Kalemi kırık düşüncelerimin"




Kalemi kırık düşüncelerimin. Öylesi bir yalnızlığa gem vuruyor,bin bir türlü uğultunun gamlı ıslıkları çalınıyor  kulağıma. Duymak istemesem de inatla karşıma çıkıyor.
Sonbaharın;geçmişinde önce rengarenk açıp sonra da havanın soğuk nefesine dayanamayıp kendinden geçmiş yaprakları gibi birer birer yere düşüyor mutluluklarım . Eğilip toplayamıyorum..Hiç tanımadığım bir gölgenin süpürgesinde toplanıp gidiyorlar belli belirsiz uçurumlara.

Yorgunluğumun getirdiği hüznü de kaldıramıyorum artık. Yüzümdeki gülümseme tonlarca ağırlıkta göz yaşından oluşuyor sanki. Maske taksam kurtulur muyum diye düşünüyorum ama yapamıyorum.Güneşi batmış mutsuzluğumu kapatacak bir maske bulamıyorum. 

Bu kadar mı çaresizim diye düşünüyorum.Ellerim bu kadar mı tutmaz oldu? Göz göre uçup giden tüm aydınlıklarımın peşinden öylece bakakalmak zorunda mıyım? 
Şöyle bir yelteniyorum doğrulmak için,kara bulutların "gidemezsin" der gibi kükreyişleri çiviliyor tekrar yerime. Karşı çıkabilirim,hayır diyebilirim ama yapmıyorum! Galiba istemiyorum. Böyle yaşamaya alışmış olacağımdan,atacağım her adım bana dipsiz kuyuların korkunçluğunu hatırlatıyor. Boşver diyorum,kabullenmişsin artık. Yorma kendini.

En iyisi olduğum gibi görünmek. Ağladığımda yapacağım şeyi de buldum nasılsa..

"İyiyim demek"